16 Kasım 2012 Cuma

Ç.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ İCRA VE İFLAS HUKUKU PRATİK ÇALIŞMA -1-


ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ
 İCRA VE İFLAS HUKUKU  PRATİK ÇALIŞMASI  - 1–  16.11.2012

OLAY: Merkezi Konya’da bulunan Alacaklı kooperatif, aynı zamanda merkezi İstanbul’da olan bir kolektif şirketin de ortağı olan Ankaralı borçlu ortak B aleyhine, aidat alınmasına ilişkin kooperatif yönetim kurulu kararına dayanarak 06.09.2008 tarihinde genel haciz yoluyla icra takibi yapar. Borçlu ortak, icra takibinde “borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle yönetim kurulunun kararlaştırdığı faiz’e itiraz ederek, bu kadar borcu olmadığı” şeklinde itiraz eder. Alacaklı kooperatif, aidat ödenmesine ilişkin yönetim kurulu kararı bulunduğunu, bütün ortakların borcunu ödediğini ileri sürerek ve yönetim kurulu kararını arz ederek İcra Mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmiştir.

SORULAR
1-Alacaklı Kooperatifin başvuracağı bu genel haciz yolu ile takipte, yetkili icra dairesi veya daireleri neresidir?(5 Puan).
2-Borçlunun itirazının niteliği nedir? Size göre geçerli bir itiraz mıdır? Takibe etkisi ne olur? (10 Puan)
3-İcra Mahkemesinin, itirazın kaldırılması hakkında nasıl bir karar vermesi gerekir. Tartışınız? (10 Puan).
4-Kooperatifin yapmış olduğu takip kesinleşmiştir. Borçlu kooperatife giderek aidat borcunu ödemiştir. Kooperatifte o anda orda bulunan kendisinin Kooperatifin yöneticisi olduğunu söyleyen bir şahıstan makbuz almıştır, makbuzun arkasını da kaşeleterek, imzalatmıştır.
a-Buna rağmen alacaklı kooperatifin takibe devam etmek istemesi üzerine, borçlunun ne yapması gerekir? Belirtiniz. (5 Puan)
b-Kooperatif makbuzun altına imzalayan şahsın kooperatifi temsile yetkili kişilerden olmadığını söyler ise, bunun yukarıdaki duruma etkisi ne olur? (5 Puan)
c-Borçlunun talebinin reddedildiğini varsayarsak bu durumda borçlunun ne yapması gerekir? Borçlunun kesinleşen takibi durdurmasının herhangi bir yolu var mıdır? (10 Puan).
 

CEVAPLAR
C.1. Öncelikle genel yetkili icra dairesi olan borçlunun ikametgah icra dairesi Ankara İcra Daireleri yetkilidir. Olayımızda bir para alacağı söz konusudur. Para alacaklarında, aksine bir şey belirtilmemiş ise BK. 73 ‘e göre alacaklının ikametgahı ifa yeridir. Alacaklı kooperatifin merkezi ise Konya olduğuna göre, Konya icra daireleri de yetkilidir. Bu soruda kooperatif ortağı olan B’nin, kollektif şirketinde ortağı olması bir şey ifade etmemektedir.
C.2. Borçlunun itirazının niteliği kısmi itirazdır. Kısmi itirazın özelliği itiraz edilen kısmın belirtilmiş olması gerekliliğidir. Kısmı itiraz halinde yalnızca itiraz edilen kısım hakkında takip durmaktadır. Eğer itiraz edilen kısım belli değilse itiraz yapılmamış olarak kabul edilir. Olayımızda borçlu ana paraya değil uygulanan faize itiraz etmiştir. Yani itiraz edilen kısım bellidir. Çünkü faiz alacağı feri bir borçtur. Bu durumda anapara üzerinden takip devam edecek ancak takip talebinden belirtilen faiz kısmına ilişkin takip duracaktır.
C.3. İcra mahkemesinin alacaklının itirazın kaldırılması talebini reddetmesi gerekir. Çünkü borçlunun itirazının kaldırılması için alacaklının elinde m. 68 de belirtilen belgelerden birinin olması gerekir. Oysa alacaklı kooperatif kendi yönetim kurulu kararına dayanarak itirazının kaldırılmasını talep etmiştir. Yani kendi yapmış olduğu bir belge ile karşı tarafın aleyhine belge yaratmıştır. Bu husus m. 68 de sayılan hususlardan değildir. Bu durum yargılamayı gerektirir. Bu nedenle alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 yıl içinde itirazın iptali yoluna gitmesi gerekir. Ancak burada tartışılması gereken şey, m. 68’de yazılan belgelerden olan yetkili makamların usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler arasına girip girmediği tartışması yapılabilir. Kanundaki ifade “resmi dairelerin veya yetkili makamların” ifadesidir. Yani resmi daire dışında olmayan yetkili makamlarından bu şekilde belgeler düzenleyebilecekleri anlamına gelmektedir. Ancak yetkili olmaları gerekir ki sorun bu yetkiyi kimin vereceğidir. Kanun tarafından verilen bir yetki mi yoksa mesela olayımızda olduğu gibi kooperatif ortaklarının vereceği bir yetki geçerlimidir. Kat mülkiyeti kanunda buna benzer bir yetki verilmiştir. Kat malikleri yönetim kurulunun karar defterine işlenmiş aidat borçları m. 68 anlamında belge sayılır. Kooperatifiler kanununda bu şekilde özel hüküm olması gereklidir.
Not: Görüldüğü gibi bu bir tartışmadır. Bu tartışmayı yapmayıp ilk cevabı veren puan alacaktır. Ancak bu tartışmaya en azından giren veya yaklaşan veya en azından sorabilenler tam puan alacaktır. Sizden kapsamlı bir tartışma değil hukuki düşünüş mantığınız çerçevesinde en azından sorunu görüp göremediğiniz fark edilmeye çalışılmıştır.
C.4.a.Borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse takibin iptal ve talikini icra mahkemesinden isteyebilir. Borçlu haczin kesinleşmesinden sonra borcunu ödemiş ve yetkili olduğunu düşündüğü kişilerden borcun ödendiğine dair belge almıştır. Bu belgeye dayanarak icra takibinin iptali yoluna gidebilir.
b. İcra takibinin iptali yolunda borçlunun elinde noter senedi veya imzası ikrar edilmiş bir adi senet olmalıdır. Olayımızda alacaklı kooperatif, borçlunun elinde bulunan makbuzun altını imzalayan şahsın kooperatifi temsile yetkili kişilerden olmadığını söylemektedir. Dolayısıyla alacaklı kooperatif, borçlunun elinde bulunan belgeyi inkar etmektedir. İcra mahkemesi icra takibinin iptali yolunda bu durumu inceleyemez. Bu nedenle borçlunun takibin iptali talebi reddedilmesi gerekir.
c. Bu durumda borçlunun genel mahkemelerde bir menfi tespit davası açması gerekir. Menfi tespit davasında iddia edilen hususlar her türlü delil ile incelenebilecek ve kesin hüküm teşkil edecektir. Takipten sonra açılan menfi tespit davasında borçlu takibi durduramaz sadece teminat karşılığında ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesini engelleyebilir. Ancak borçlu icra veznesine takip konusu borcun tamamını yatırır ve mahkemeden tedbir yolu ile icra veznesindeki bu paranın alacaklıya verilmemesine ilişkin bir tedbir kararı alabilir. Bu şekilde dolaylı yoldan takibi durdurabilir.


5 Eylül 2012 Çarşamba

6352 sayılı Kanun'nun İcra ve İflas Kanun'a Etkisi


6352 SAYILI KANUNA GÖRE YÜRÜRLÜĞE GİREN MADDELER ŞUNLARDIR;
6352 S. K.
İİK NUMARA
DEĞİŞİKLİK METNİ
6352/1
İİK m.1
İcra müdürlerine yardımcı olacak mübaşirlerin ve hizmetlilerin ve zabıt
 katibi ve mübaşirlerin adli yargı komisyonlarınca seçilmesi.
İcra müdürlerinin atanma usulü
İcra müdürünün bir yerde olmaması halinde bunların görevlerini adalet komisyonu tarafından görevlendirilecek yazı işleri müdürü veya zabıt katibi yapar.
Adalet bakanlığı icra dairelerini bir arada bulundurmaya veya aynı icra mahkemesine bağlamaya yetkilidir.


6352/2
İİK m.8
İcra ve iflas dairelerince verilen kararlar gerekçeli olarak tutanaklara yazılır.

6352/6
İİK. m. 18
İcra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır.

6352/7
İİK. m.32
Yabancı devlet aleyhine başlatılan ilamlı icra takiplerine ilişkin icra emrinde uluslararası andlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borçlu devlete ait olan mallar hakkında cebri icra yapılabileceği hususu ayrıca ihtar edilir.

6352/8
İİK m. 42
Yabancı devlet aleyhine ilamsız takip yoluna başvurulamaz.

6352/11
İİK m.67
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.

6352/11
İİK m. 67
İtirazın iptali davasında tazminatın %40’da %20 olması

6352/12
İİK m. 68
İtirazın kesin kaldırılmasında tazminatın %40’da %20 olması

6352/13
İİK m. 68/a
İtirazın geçici kaldırılmasında tazminatın %40’da %20 olması

6352/14
İİK m. 69
Borçtan kurtulma davasında tazminatın %40’da %20 olması

6352/15
İİK m. 72
Menfi tespit davasında tazminatın %40’da %20 olması

6352/16
İİK m. 82
*Ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,
* Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri,
* Borçlunun haline münasip evi,
* Öğrenci bursları.
* Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.(Dikkat, eskiden uygulamada olan durum kanunlaşmıştır).
* İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.

6352/18
İİK m. 89/3
89/3 ‘deki tazminat % 20 olmuştur.

6352/20
İİK m. 99
Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz
DİKKAT: Taşınırların haczini düzenleyen İİK. m. 88’deki hüküm yürürlüğe girmemesine rağmen bu hüküm yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla üçüncü şahısta haczedilen mallar bu madde gereğince 3. Kişide alacaklının onayı olmadan bırakılabilmelidir.

6352/22
İİK m. 110
Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya icra müdürü tarafından verilecek karar gereği gerekli gider onbeş gün içinde depo edilmezse veya talep geri alınıp da kanuni müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar. Hacizli malın satılması yönündeki talep bir defa geri alınabilir.
Haczedilen resmi sicile kayıtlı malların, icra dairesiyle yapılacak yazışmalar sonucunda haczinin kalktığının tespit edilmesi hâlinde, sicili tutan idare tarafından haciz şerhi terkin edilir ve işlem ilgili icra dairesine bildirilir.
Birinci fıkra gereğince haczin kalkmasına sebebiyet veren alacaklı o mala yönelik olarak, haczin konulması ve muhafazası gibi tüm giderlerden sorumlu olur

6352/34
İİK m. 169/a
%40   - %20 oldu

6352/35
İİK m. 170
% 40 - %20 oldu

6352/19
İİK m. 97
% 40 - %20 oldu



6352 SAYILI KANUNA GÖRE 6 AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRECEK MADDELER ŞUNLARDIR;
6352 S. K.
İİK NUMARA
DEĞİŞİKLİK
6352/3
İİK m. 8/a
UYAP’a ilişkin madde
6352/4
İİK m. 9
İcra dairlerine yapılacak ödemelerin doğrudan banka hesap numaralarına yatırılması
6352/9
İİK m. 58
Takip talebinin elektronik yapılabilmesi
6352/10
İİK m. 60
Ödeme emri ve muhtevası;
*talebin kabul edilmemesi kararının tutanağa yazılması
*alacaklının hesap numarası
*borcun icra dairesi hesap numarasına ödenmesi
6352/17
İİK m. 88
Taşınır haczi
(Dikkat: 3. Kişinin elindeki malın üçüncü kişide bırakılması m. 99 da yapılan değişiklik ile değerlendirilmelidir)
6352/18
İİK m. 89/7
“Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.”
6352/21
İİK m. 106
 “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir.”
6352/23
İİK m.112
2004 sayılı Kanunun 112 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bir ay” ibaresi “iki ay” şeklinde değiştirilmiştir.
6352/24
İİK m. 114
Satış ilanın elektronik yapılabilmesi, açık artırma
6352/25
İİK m. 115
İhalenin yapılması
6352/105
İİK m. 116
İkinci artırma
6352/26
İİK m. 118

6352/28
İİK m. 124
Elektronik ortamda verilmesi gereken teminat
6352/29
İİK m. 126
Taşınmazların satımında elektronik teklif
6352/30
İİK m. 127
İlanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunan ilgililerinin tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması hâlinde, varsa adres kayıt sistemindeki adresleri tebligat adresleri olarak kabul edilir. Bunların dışında ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetede veya elektronik ortamda yapılan satış ilanı tebligat yerine geçer.”
6352/31
İİK m. 129
Taşınmazların ihalesi
6352/32
İİK m. 150/e
“Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren altı ay içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren bir yıl içinde isteyebilir.”
6352/33
İİK m. 168
KSMHYT’de;
“1. Alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, takip talebine yazılması lazım gelen kayıtlar,
2. Borcun ve takip masraflarının on gün içinde ödeme emrinde yazılı olan icra dairesine ait banka hesabına ödenmesi ihtarı,”
6352/36
İİK m. 171
“1. Alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, takip talebine yazılması lazım gelen kayıtlar,
2. Borcun ve takip masraflarının beş gün içinde ödeme emrinde yazılı olan icra dairesine ait banka hesabına ödenmesi ihtarı,”
6352/37
İİK m. 243
2004 sayılı Kanunun 243 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “116 ve 242 nci maddeler” ibaresi “242 nci madde” şeklinde değiştirilmiştir.

                               

10 Mayıs 2012 Perşembe

TASARRUFUN İPTALİ DAVASI PRATİK ÇALIŞMASI


S.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI PRATİK ÇALIŞMASI
10.05.2012
OLAY: Alacaklı (A), borçlusu (B) ye karşı kambiyo senetlerine mahsus bir takip yapmıştır. Bu takibe borçlu icra mahkemesinde itiraz etmiş ancak itirazında başarılı olamamıştır. Bu sırada borçlunun evine 04.04.2011 tarihinde hacze gidilmiş ancak borca yeter miktarda mal olmadığı tespit edilerek bu husus tutanağa geçirilmiştir. Ancak daha sonra alacaklı, borçlunun kooperatif hisselerini boşanmış olduğu eşine 03.04.2007 tarihinde geçirdiğini öğrenmiş ve hemen tasarrufun iptali davası açmıştır. Görülen davada hakim öncelikle borç ödemeden kesin aciz vesikasının gerekli olduğunu, geçici aciz vesikasının yeterli olmadığını belirtmiştir. Bunun üzerine alacaklı takibi sonlandırarak m. 145’e göre borç ödemeden kesin aciz vesikası almak zorunda kalmıştır. Bu esnada borçlu, alacaklı aleyhine bir menfi tespit davası açmıştır. Hakim bu menfi tespit davasını bekletici mesele yapmıştır. Ancak borçlu bu menfi tespit davasını kaybetmiştir. Davada hüküm aşamasına geçilmiştir.
Hakim 03.05.2012 tarihinde vermiş olduğu hükmünde, ivazsız tasarrufların hacizden 2 yıl önceye kadar yapılması gerektiği oysa söz konusu 2 yıllık sürenin geçtiği bu nedenle iptale tabi olmadığı ayrıca davanın 5 yıllık sürenin geçmesi nedeniyle zamanaşımına uğradığı gerekçeleriyle davayı reddetmiştir.

SORU-1)   Hakimin alacaklıdan kesin borç ödemeden aciz vesikasını istemesi doğrumudur?
SORU-2)   Hakimin menfi tespit davasını bekletici mesele yapması doğrumudur?
SORU-3) Hakimin vermiş zamanaşımı ifadesinden ne anlaşılması gerekir. Bu hüküm doğrumudur?  

11 Ocak 2012 Çarşamba

9-10/ OCAK/ 2012 TARİHLİ PRATİK ÇALIŞMASI CEVAPLARI

SİZDEN GELEN SORULARIN CEVAPLARI

S-1) Yetki sözleşmesinin HMK’dan sonraki durumu nedir?

Yetki sözleşmesinin şartları şunlardır;

a- Yalnızca tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında başlayacak veya başlayabilecek bir cebri icra takibi hakkında bir veya birden fazla icra dairesini yetkili kılabilir.

b- Yetki sözleşmesi yazılı olmalıdır

c- Yetki sözleşmesi bir icra takibine ilişkin olmalı ve yetkili kılınan icra dairesi veya daireleri de belirli olmalıdır.

TARTIŞMALI HUSUSLAR;

-Yetki sözleşmesinin kanunen yetkili olan genel ve özel yetkili icra dairelerinin yetkisini devam ettirip ettirmediği konusu tartışmalıydı;

Kuru’ya göre, kanunen yetkili icra dairelerinin yetkisinin devam edebilmesi için tarafların bunu sözleşmede belirtmeleri gerekir. Aksi takdirde kanunen yetkili icra dairelerinin yetkisi ortadan kalkar.

Sonuç: ;Aksi belirtilmedikçe münhasır

Doktrinde Üstündağ ise, sözleşmede münhasırlık anlaşılmadıkça kanunen yetkili diğer icra dairelerinin yetkisi ortadan kalkmaz düşüncesindedir.

Sonuç: Aksi belirtilmedikçe münhasır değil.

Yargıtay’a göre ise; yetkili icra dairelerinin yetkisi halen devam edecektir. Hatta yetkili icra dairelerinin yetkisini ortadan kaldıracak yetki anlaşması dahi yapılamaz. Dolayısıyla münhasır yetki anlaşmasına dahi karşıdır.

Sonuç: Münhasır yetki anlaşması dahi yapılamaz.

ANCAK HMK DEĞİŞİKLİĞİNDEN SONRA BU TARTIŞMA ANLAMSIZ HALE GELMİŞTİR. İCRA DAİRELERİNİN YETKİLERİ HAKKINDA YAPILACAK YETKİS SÖZLEŞMELERİNDE HMK UYGULANMALIDIR. HMK M. 17’E GÖRE ARTIK TARAFLAR AKSİNİ KARARLAŞTIRMADIKÇA DAVA (VE İCRA TAKİBİ) YALNIZCA YETKİLİ KILANAN YERDEKİ MAHKEMEDE AÇILABİLECEKTİR. YANİ HMK ARTIK YAPILAN YETKİ ANLAŞMASINI MÜNHASIR KABUL ETMEKTEDİR.

DOLAYISIYLA KURU/ARSLAN/YILMAZ’IN 25. BASKI İCRA KİTABININ 115 VE 116 SAYFASINDAKİ TARTIŞMA ARTIK GEREKSİZDİR. ANCAK DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTA KURU/ARSLAN/YILMAZ GÖRÜŞLERİ OLAN “MÜNHASIR YETKİ OLMASI GEREKTİĞİ GÖRÜŞÜ” ARTIK KANUNCA KABUL EDİLMİŞTİR. DOLAYISIYLA NETİCE DOĞRUDUR. FAKAT KURU/ARSLAN/YILMAZ BU GÖRÜŞLERİNİ ESKİ KANUNA GÖRE YAPMIŞLARDI. YARGITAY’IN AKSİ GÖRÜŞTE OLMASININ SEBEBİ İSE GERÇEK KİŞİLERİN YETKİ SÖZLEŞMESİ YAPMALARININ MÜMKÜN OLMASI SEBEBİYLE “ZAYIF TARAFI KORUMAKTI”. ANCAK YENİ KANUN İLE ARTIK “ZAYIF TARAF” VARSAYIMI ORTADAN KALKTIĞI İÇİN MÜNHASIR YETKİ KANUNCA KABUL EDİLMİŞTİR. NETİCE OLARAK ARTIK BU TARTIŞMA BU AÇIDAN GEREKSİZDİR.

S-2) Mahkemeler hakkında yapılan yetki sözleşmesinin icra dairelerinin yetkisine etkisi nedir?

Bu konu doktrinde tartışmalıdır. Kuru/Arslan/Yılmaz’a göre sadece mahkemeler hakkında düzenlenmiş bir yetki sözleşmesi icra dairelerini de kendiliğinde yetkili hale getirmez. İcra dairelerinin yetkisi hakkında ayrıca bir anlaşmanın yapılması gerekir(Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra Hukuku, Ankara 2011, s. 115 dn. 4). Ancak Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Özkan/Özekes’e göre ise mahkemeler için yapılan yetki sözleşmesi icra dairelerini de kapsaması gerekir. Çünkü uyuşmazlığın çözümü için yapılan yetki sözleşmesi sadece mahkemeden karar alınmasını değil, karardan önce veya sonra başvurulacak cebri icrayı da kapsar. (Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Özkan/Özekes; İcra Hukuku, Ankara 2008, s. 147). Nitekim Yargıtay’da bu görüştedir.(12.HD. 2.12.1985, 14115/10337) . HMK değişikliğinin bu görüşe herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

S-3) İmzaya itiraz üzerine alacaklının gitmiş olduğu geçici kaldırma yolu, borçlunun inkar ettiği imzayı açıkça kabul etmesi üzerine geçici kaldırma kendiliğinden kesin kaldırmaya dönüşür mü?

Kuru/Arslan/Yılmaz’a göre, borçlu imzayı itiraz ile inkar etmiş olduğu imzayı icra mahkemesinde açıkça kabul ederse bununla alacaklının dayandığı senet, m. 68, I anlamında imzası ikrar edilmiş adi senet halinde gelir ve alacaklının itirazın geçici kaldırılması talebi de, kesin kaldırma talebine dönüşür. Bu durumda, borçlu başkaca borca itiraz sebeplerini icra mahkemesinde ileri sürebilir ve icra mahkemesi, bu itirazları kesin kaldırma usulüne göre inceleyerek, itirazın kesin kaldırılmasına veya kesin kaldırma talebinin reddinde karar verir(Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra – 2011, s. 198).

Aynı şekilde Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Özkan/Özekes’e göre de imzanın ikrarı halinde geçici kaldırma kesin kaldırmaya dönüşür. Borçlunun başkaca itirazı yoksa geçici kaldırma kesin kaldırmaya dönüşür. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus itiraz süresinin geçmiş olmasıdır. itiraz süresi de hak düşürücü süredir. Dolayısıyla borçlunun burada yalnızca senet metninden anlaşılabilen itirazları ileri sürebilmesi gerekir. Ancak senedin aslı icra dairesine verilmediği için senedin aslını gördükten sonra imzayı kabul ederse, bu durumda senet metninden anlaşılmayan itirazlarını da ileri sürebilmesi gerekir. (Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Özkan/Özekes, İcra- 2008, s. 193).

S-4) İtirazın iptali davasında icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz incelenebilir mi?

Borçlunun borca veya imzaya itirazının yanında icra dairesinin yetkisine de itiraz etmesi halinde, itirazın iptali yolunun tercih edilmesi halinde, mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisi hakkında bir karar verecektir (Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Özkan/Özekes, İcra- 2008, s. 170; Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra – 2011, s. 118).

Yargıtay’da bu görüştedir. “Mahkemenin icra dairesinin yetkinse yönelmiş olan itirazı da tetkik etmesi olağandır. Gerçekte de bu yetki itirazının araştırılması sonucunda kendisinin de yetkili olup olmadığı belirlenecektir” (HGK 28.3.2001, 2001/19-267/311).

S-5) Kısmi takip yapılması sırasında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak zorunlu mudur?

Bu husus eski HMK dönemi açısından tartışmalıydı. Dokrinde Kuru/Arslan/Yılmaz’a göre tıpkı davalarda olduğu gibi alacaklı, alacağının sadece bir kısmı hakkında takip yapabilir. Alacaklı, kısmi takip yaparken fazlaya ilişkin alacağı için takip yapma hakkını saklı tutmaz ise, alacağın takip dışı bıraktığı kısmından zımnen feragat etmiş sayılmalıdır( Kuru/Arslan/Yılmaz, İcra – 2011, s. 129). Ancak HMK değişikliğinden sonra artık bu görüş savunulamaz. Çünkü HMK’nın kısmi davayı düzenleyen 119. Maddesinin 3. Fıkrasına göre, kısmi dava açılması hainde, açıkça belirtilmedikçe, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. Buna göre artık kısmi takip yapılması halinde de, talep edilmeyen kısımdan feragat edildiği yorumu geçerliliğini korumamaktadır.

21.01.2011

S.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ
İCRA VE İFLAS HUKUKU DERSİ
NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM PROGRAMLARI VİZE SINAVI CEVAPLARI

CEVAP 1: Takip talebini alan icra dairesi, bir ödeme emri düzenleyerek, bunu takip talebinden itibaren en geç üç gün içinde borçluya tebliğe göndermesi gerekir (m. 61, I). (A)'nın takip talebine rağmen icra müdürü ödeme emri düzenleyip göndermiyorsa, (A), hakkın sebepsiz yere sürüncemede bırakılması gerekçesiyle, icra mahkemesinde, dilekçe ile ya da sözlü olarak şikâyet yoluna başvurmalıdır. Başvuru gerekçesi, süresiz şikâyet sebebidir (m. 16, II). şikâyet kendiliğinden icrayı durdurmaz (m. 22).

Cevap 2:

Borçlu Mehmet 7 gün içinde ödeme emrine itiraz edemeyecek ve kendisine bir vekil atayamayacak derecede ağır hasta olduğundan, iyileştikten sonra 3 gün içinde icra mahkemesine gecikmiş itirazda bulunur (m. 65). Gecikmiş itirazda bulunan ( B ), hem 7 gün içinde itiraz etmesine engel olan mazeretini ve bunun delillerini, hem de itirazını (ve sebeplerini) bildirmelidir.

Cevap 3:

a. Borçlu, kısmî itirazda bulunmak istemiştir. Ancak genel ifade kullanılarak yapılan bu itiraz geçerli değildir. Çünkü borcun bir kısmına itiraz eden borçlu, itiraz ettiği borç miktarını itirazında ayrıca ve açıkça belirtmek zorundadır. Bu halde borçlu itirazında, itiraz ettiği alacak miktarı açıkça göstermediğinden hiç itiraz etmemiş ve takip borçlu hakkında kesinleşmiş olarak kabul edilir (m. 62, IV).

b. Borçlu, takibin dayandığı adi senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ayrıca ve açıkça bildirmek zorundadır. Olayımızda imza bana ait değildir şeklindeki itiraz geçerlidir. Bu durumda takip durur. Duran takibe karşı alacaklı takibe devam etmek istiyor ise itirazın geçici kaldırılması veya itirazın iptali yollarından birine gitmesi gerekir. itirazın geçici kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde borçlunun borçtan kurtulma davası açması halinde ise itiraz ile duran takip durmaya devam eder. Alacaklı bu davanın sonucunu beklemek zorunda kalır. Borçlunun davayı kaybetmesi hainde takip devam eder. Geçici haciz yapılmış ise kesin hacze dönüşür.

c.Olayımızda yetki itirazında yapılmak istenmiştir. Ancak geçerli bir yetki itirazının yapılabilmesi için yetkili icra dairesinin de gösterilmesi gerekir. Oysa sadece “Ankara icra dairesi yetkisizdir” şeklinde bir yetki itirazı geçersizdir. Geçerli bir yetki itirazı olmadığı için hiç itiraz etmemiş sayılır ve borçlu hakkında takip kesinleşmiş olarak kabul edilmesi gerekir.

Cevap 4: Bu durum kanunda açıkça zikredilmiştir. 71/II’ye göre takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğraması halinde 33 a maddesi hükmü kıyasen uygulanır. 33 a’ya göre ise borçlunun icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istemesi gerekir. Bu iddianın ispatı için belge göstermek zorunlu değildir.

Cevap 5:

a.Kambiyo senetlerine mahsus takipte borçlu, borçlu olmadığını 5 gün içinde, icra mahkemesine , itiraz yolu ile bildirmek zorundadır. Bu itiraz satıştan başka icra takip işlemelerini durdurmaz.

b. Burada teminat senedi olduğu iddiası vasfa ilişkindir. Çünkü burada borçlu aslında senedin teminat senedi olduğu dolayısıyla senet vasfını kaybettiğini ileri sürmektedir. Dolayısıyla bu şikayet yolu ile icra mahkemesine 5 gün içinde ileri sürmek zorundadır. Bu şikayet satıştan başka icra muamelelerini durdurmaz.

Cevap 6: icra müdürünün bu işlemi doğru değildir. Çünkü hacze iştirak için ilk haciz ilamsız takip ise takip tarihinden önce kanunda sayılan belgelerden birinin bulunması gerekir. oysa ikinci alacaklının elinde kambiyo senedi vardır. Kambiyo senedi kanunda sayılan belgelerden biri değildir. Çünkü kambiyo senedi üzerindeki tarih ikinci alacaklı ile borçlu arasında serbestçe yazılabilir. İcra müdürünün bunu kabul etmesi kanuna aykırılık oluşturur. Birinci alacaklının 7 gün içinde icra mahkemesine şikayet yoluna başvurması gerekir.

Cevap 7:

8 Ocak 2012 Pazar

9-10/ OCAK/ 2012 TARİHLİ PRATİK ÇALIŞMASI SORULARI


S.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ
İCRA VE İFLAS HUKUKU DERSİ
NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM PROGRAMLARI VİZE SINAVI

21.01.2011

SINAV TALİMATI: 1. Sınav süresi 90 dakikadır. 2. Mürekkepli kalem kullanılacaktır. 3.İİK kullanmak serbesttir. 4. Kağıt sınırlaması yoktur. 5. Cevaplar mutlaka gerekçeli olacaktır.

OLAY: Araba galerisi açmak isteyen Konyalı Mehmet, ihtiyaç duyduğu 100.000 TL’yi arkadaşı Ankaralı Serkan’dan borç almak istemiştir. Serkan’da, Mehmet’in ihtiyaç duyduğu 100.000TL’yi vermiş ve aralarında buna ilişkin sözleşme yaparak borcun 8 ay sonra ödeneceği konusunda anlaşmışlardır. Süresinde borcun ödenmemesi üzerine Serkan yasal yollara başvurmayı düşünmektedir.

1. Serkan’ın başlatmış olduğu bu takibe icra müdürünün işlerinin yoğunluğu sebebiyle uzun bir süredir ödeme emri göndermediğini varsayalım. Bu durumda Serkan’ın ne yapması gerekir? Neden?(10 P)

2. Mehmet’in geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle yoğun bakımda olması sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı zamanında itiraz edemediğini varsayalım. Bu durumda Mehmet’in başvurabileceği bir yol var mıdır? Varsa bu yola hangi sürede, nerede ve nasıl başvuracaktır?(10 P)

3. Ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlu Mehmet, aşağıdaki iddialarını hangi sürede, nerede ve ne şekilde ileri sürebilir? Söz konusu iddiaların hukuki nitelikleri ile takibe etkilerini ve bu etki üzerine alacaklının ne yapması gerektiğini açıklayınız.

a. “Borcum bu kadar değildir”(10 P)

b. “İmza bana ait değildir”(10 P)

c. “Ankara icra dairesi yetkili değildir”( 10 P)

4. Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra alacağın zamanaşımına uğradığını ileri süren borçlu Mehmet bunu ne şekilde ileri sürmesi gerekir? Neden? (10 P)

5. Alacaklının elinde bir kambiyo senedi olduğunu düşünürsek,

a. “Borçlu olmadığı”,( 5 P)

b. “Senedin bir teminat senedi olduğu”, ( 5 P)

iddialarını kim, nereye, hangi süre içinde ve ne şekilde ileri sürmelidir? Bu iddiaların etkisi ne olur? Belirtiniz.

6. Borçlunun evi haczedilmiştir. Bu yapılan hacze, Hasan ilk haciz tarihinden önceki tarihli bir kambiyo senedine dayanarak hacze iştirak etmek istemiş, icra müdürü de bu hacze iştirak talebini kabul etmiştir. İcra müdürünün bu işlemi doğru mudur? Doğru değilse, neden? Bu durumda kim, hangi yola, ne kadar süre içinde, başvurması gerekir? Açıklayınız. (10 P)

7. Aşağıdaki Yargıtay Kararını icra mahkemesinin inceleme kapsamını da dikkate alarak tüm yönleri ile değerlendiriniz? ( 20 P)

“Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda İİK’nun 71. maddesine dayalı olarak itfa nedeni ile takibin iptalini ve haczin kaldırılmasını istediği halde, mahkemece talep aşılmak suretiyle haciz masrafları ve yediemin ücretinin alacaklıdan tahsiline karar verilmesi isabetsizdir.”(Y. 12. HD. 15.04.2008, E. 2008/5230, K. 2008/7794).

Başarılar dilerim. Prof. Dr. Ömer ULUKAPI