7 Ocak 2011 Cuma

İCRA VE İFLAS HUKUKU UYGULAMALARI PRATİK KİTABI
ÇÖZÜMÜ VERİLMEYEN UYGULAMA ÖRNEKLERİ OLAY 1’İN CEVAPLARI
07.01.2011


SORU 8)Bilal’in takip sırasında yanan evinin sigortalı olması nedeniyle (E) sigorta şirketinin Bilal adına (F) bankasına yatırdığı 100.000 TL sigorta tazminatı üzerine haciz konulması mümkün müdür? Neden?
CEVAP 8) Burada sorulan soru meskeniyet iddiasının bu durumda da ileri sürülüp sürülemeyeceğidir. Çünkü borçlunun haline münasip evi haczedilemez. Ancak burada haciz konusu olan şey borçlunun evi değil, evininin yanması üzerine sigorta tarafından ödenen paradır. Kanun borçlunun haline münasip evinin haczedilemeyeceğini söylemektedir. Haline münasip bir ev alabileceği paranın haczedilemeyeceğini söylememektedir. Bu nedenle borçlunun bankadaki parası haczedilebilir. Fakat bu konuda doktrinde tartışmalıdır. Çünkü bu para haline münasip evi almak için yatan sigorta parasıdır. Dolayısıyla bu para üzerinde de meskeniyet iddiasında bulunulabileceği söylenmektedir. Hatta bu tartışmanın dışında borçlun meskeniyet iddiasına münasip bir evini satıp bankaya koyması halinde yeni bir ev alana kadar o para hakkında dahi meskeniyet iddiasında bulunulabileceği söylenmektedir.
SORU 9)Trafik sicilinde (G) adına kayıtlı olduğu halde Bilal tarafından kullanılan otomobil üzerine Hakkı’nın talebiyle haciz konulmuş ve (G) buna süresi içinde itiraz etmiş olsaydı, dava açma külfeti ve bu davada ispat yükü kime düşecekti? Neden?
CEVAP 9) Trafik sicilinde kayıtlı olan araçların her çeşit satış ve devirlerinin noterlerce yapılacağı, bunun üzerine satış ve devir işlemlerinin trafik siciline işleneceği ve noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olduğu hükme bağlanmış olduğundan araçların trafik sicilindeki kaydına mülkiyet belgesi değeri vermiştir. Bu nedenle icra müdürünün bir tescilli aracın haczine karar vermesi ve bu haciz kararının trafik siciline şerh verilmesi ile araç geçerli olarak haczedilmiş olur. Bunun aracın fiilen haczedilmesine gerek yoktur. Dolayısıyla mülkiyet karinesi olayımızda G lehinedir. Yani istihkak iddiası İİK. M. 99 a göre çözülmesi gerekecektir. Bu durumda araç üçüncü şahsın elinde haczedilmiş gibi kabul edilecek ve dava açma külfeti alacaklıda olacaktır.
İİK. 97’ göre haczin usulü;
Haczedilecek mal borçlunun elinde iken haczedilir. İstihkak iddiası üzerine icra müdürü taraflara bu iddia hakkında ne dediklerini söylemeleri için 3 gün süre verir. Bu 3 gün içinde itiraz olursa icra müdürü dosyayı icra mahkemesine gönderir. İcra mahkemesinin o mal hakkındaki takibin durmasına veya devamına ilişkin vereceği karardan sonra 7 günlük dava açma süresi başlar.
İİK. 99’ a göre haczin usulü
Mal 3. kişinin elinde haczedilir. Malın üçüncü kişinin elinde haczedilmesi nedeniyle mülkiyet karinesi 3. kişinin lehinedir. Bu nedenle dava açma külfeti yalnızca alacaklıdadır . Borçlunun burada dava açma hakkı yoktur. Malın haczi üzerine icra müdürü alacaklı ve borçluya 7 günlük dava açma mühleti verir.(Kuru, icra, s.295).
SORU 10) Otomobil üzerindeki haczin kesinleşmesi üzerine ihalede icra müdürü otomobili eşi(H) adına satın almıştır. Bu ihalede yolsuzluk olduğunu düşünen Bilal hangi süre içinde hangi yola başvurabilir? Neden? Nasıl?
Cevap 10)İİK m. 11’e göre icra müdür ve yardımcıları kendileri veya başkaları hesabına akit yapamazlar. Yaparlar ise hükümsüzdür. Yani butlanla maluldür. Bu durumda şikayet yoluna gidilmesi gerekir. Yapılan işlem kamu düzenine aykırılık teşkil etmesi nedeni ile süresiz şikayet söz konusudur.

SİZDEN GELEN SORULAR

1) Alacaklı 6 ay içinde itirazın kaldırılması yoluna gitmez ise durum ne olacaktır? Alacaklı yeniden takip yapabilir mi yoksa 1 yıllık itirazın iptali davası açma süresini beklemek zorunda mıdır?
Alacaklı 6 ay içinde itirazın kaldırılması yoluna gitmemesi sebebiyle takip düşmez. Çünkü alacaklının 1yıl içinde itirazın iptalini dava etme imkânı bulunmaktadır. Bu bir yıllık süre geçtiği takdirde takip düşer. İİK m. 68/I deki altı ay içinde itirazın kaldırılmasını istememiş olan alacaklı, bir daha aynı alacaktan dolayı ilamsız icra yolu ile takip yapamaz. Alacaklı yeni bir ilamsız takip yaparsa, icra müdürünün takip talebini kabul etmemesi gerekir. Kabul ederek yeni bir ödeme emri gönderir ise borçlunun şikayet yoluna başvurması gerekebilir. Burada m. 68 kamu düzene ilişkindir denilmektedir. Bundan amaç alacaklının yeni bir takip yaparak yeniden itirazın kaldırılması hakkını kazanmasının önüne geçmektir denilebilir.(Kuru, İcra ve iflas kitabı, s. 172; Pekcanıtez/Atalay/Özkan/Özekes, İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 2008, s. 180).
2) Elinde herhangi bir belge olmayan alacaklı daha sonra itirazın kaldırılması aşamasında bir belge çıkarabilir mi?
Kuru burada elinde bir belge olupta takip talebine eklemeyen alacaklının daha sonra itirazın kaldırılması aşamasında bu belgeye dayanamayacağı söylenmektedir. Ancak doktrinde alacaklının itirazın kaldırılması esnasında takip talebine eklemediği belgeye dayanabileceği söylenmektedir. Çünkü aksi takdirde alacaklı itirazın iptali davası açmak durumunda kalacak buda usul ekonomisine aykırı olacaktır denilmektedir.
3)Temlik edilmiş bir alacak da, yeni alacaklı bir takip yapmış bunun üzerine borçlu itiraz ederek takibi durdurmuştur. Yeni Alacaklı elindeki bu temliknameye dayanarak itirazı kaldırabilir mi?
Senet alacaklısı alacağını bir başkasına temlik etmiş ise temlik alanın alacaklı sıfatı temliknameden anlaşılacağından, temlik alan alacaklının, takip talebine belge olarak hem senedi hem de temliknameyi veya bunların örneklerini eklemesi gerekir. Yani temlik alan alacaklı, icra mahkemesinde alacaklı olduğunu senet ve temlikname ile ispat edebilir. Bu söylenenler, temlik alan alacaklının senet borçlusuna karşı takip yapması hali içindir.
Ancak temlik alan temlik verene bir rücu ilişkisi nedeniyle takip yaparsa bu senet aralarında elbette ki kayıtsız şartsız para borcunu içeren bir belge olmaz. Çünkü asıl borç ilişkisinin tarafı bunlar değildir.
4)İtirazın iptali davasında icra dairesine yapılan itiraz incelenebilir mi yoksa bu yetki münhasıran icra mahkemesinin yetkisi dahilinde midir?
İtirazın iptali davasının bir şartı da geçerli bir takip talebi olmasının gerekmesidir. Yetkisiz yerde yapılan takip geçerli olmayacağı için buna karşı yapılan itirazında iptal davasına bakan mahkeme tarafından incelenebilmesi gerekir. aksi halde geçerli olmayan bir takip talebi için itirazın iptali davası sürüyor olacaktır. Yargıtayın da genel görüşü bu doğrultudadır. (Kuru, icra kitabı, s. 116).
5)Yetkisiz icra dairesinde yapılan takibe yapılan yetki itirazından sonra icra mahkemesinde bu itirazın kaldırılması talebi reddedildikten sonra alacaklının ne yapması gerekir?
Burada icra mahkemesi borçlunun yetki itirazını haklı bulmuştur. Bu halde icra mahkemesi varsa borçlunun esasa ilişkin itirazları hakkında bir inceleme yapamaz. Bu durumda alacaklı temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtay’ın onama kararının tebliğ edildiği tarihten başlayarak on gün içinde yetkisiz icra dairesine başvurarak dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesini ve gönderme giderini de peşin ödemesi gerekir. (HUMK 193, III). Bunun üzerine yetkisiz icra dairesi dosyayı yetkili icra dairesine gönderir. Yetkili icra daireside yeni bir ödeme emri gönderir. Bu durumda eski takibin devamı sayılır. Yeniden harç alınmaz ve zamanaşımı yetkisiz icra dairesinde yapılan talep ile kesilmiş olarak kabul edilir. (Kuru, icra kitabı, s. 118).
6) Borç ödemeden kesin aciz belgesi ile geçici aciz belgesi arasındaki fark nedir? Geçici aciz belgesi m. 68 anlamındaki belgelerden sayılabilir mi?
Geçici aciz vesikasının tek hükmü sadece alacaklıya iptal davası açma hakkını vermesidir. Bunun dışında İİK 68 anlamında borç ikrarını içeren senet niteliğinde değildir. Yani borç ödemeden aciz vesikasının diğer hiçbir sonucunu doğurmaz. (Öztek, Selçuk: Borç Ödemeden Aciz Vesikası, İstanbul 1994, s.30; Kuru, İcra, s. 353).

1 yorum:

ahmet çetinbilek dedi ki...

Hocam emeğiniz için teşekkür ederim.Sayenizde İcra dersini sevmeye başladım :)