OLAY: Merkezi Konya’da bulunan Alacaklı kooperatif, aynı zamanda merkezi İstanbul’da olan bir kolektif şirketin de ortağı olan Ankaralı borçlu ortak B aleyhine, aidat alınmasına ilişkin kooperatif yönetim kurulu kararına dayanarak 06.09.2008 tarihinde genel haciz yoluyla icra takibi yapar. Borçlu ortak, icra takibinde “borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle yönetim kurulunun kararlaştırdığı faiz’e itiraz ederek, bu kadar borcu olmadığı” şeklinde itiraz eder. Alacaklı kooperatif, aidat ödenmesine ilişkin yönetim kurulu kararı bulunduğunu, bütün ortakların borcunu ödediğini ileri sürerek ve yönetim kurulu kararını arz ederek İcra Mahkemesinden itirazın kaldırılmasını talep etmiştir.
1-Alacaklı Kooperatifin başvuracağı bu genel haciz yolu ile takipte, yetkili icra dairesi veya daireleri neresidir?(5 Puan).
2-Borçlunun itirazının niteliği nedir? Size göre geçerli bir itiraz mıdır? Takibe etkisi ne olur? (10 Puan)
3-İcra Mahkemesinin, itirazın kaldırılması hakkında nasıl bir karar vermesi gerekir. Tartışınız? (10 Puan).
4-Kooperatifin yapmış olduğu takip kesinleşmiştir. Borçlu kooperatife giderek aidat borcunu ödemiştir. Kooperatifte o anda orda bulunan kendisinin Kooperatifin yöneticisi olduğunu söyleyen bir şahıstan makbuz almıştır, makbuzun arkasını da kaşeleterek, imzalatmıştır.
a-Buna rağmen alacaklı kooperatifin takibe devam etmek istemesi üzerine, borçlunun ne yapması gerekir? Belirtiniz. (5 Puan)
b-Kooperatif makbuzun altına imzalayan şahsın kooperatifi temsile yetkili kişilerden olmadığını söyler ise, bunun yukarıdaki duruma etkisi ne olur? (5 Puan)
c-Borçlunun talebinin reddedildiğini varsayarsak bu durumda borçlunun ne yapması gerekir? Borçlunun kesinleşen takibi durdurmasının herhangi bir yolu var mıdır? (10 Puan).
C.2. Borçlunun itirazının niteliği kısmi itirazdır. Kısmi itirazın özelliği itiraz edilen kısmın belirtilmiş olması gerekliliğidir. Kısmı itiraz halinde yalnızca itiraz edilen kısım hakkında takip durmaktadır. Eğer itiraz edilen kısım belli değilse itiraz yapılmamış olarak kabul edilir. Olayımızda borçlu ana paraya değil uygulanan faize itiraz etmiştir. Yani itiraz edilen kısım bellidir. Çünkü faiz alacağı feri bir borçtur. Bu durumda anapara üzerinden takip devam edecek ancak takip talebinden belirtilen faiz kısmına ilişkin takip duracaktır.
C.3. İcra mahkemesinin alacaklının itirazın kaldırılması talebini reddetmesi gerekir. Çünkü borçlunun itirazının kaldırılması için alacaklının elinde m. 68 de belirtilen belgelerden birinin olması gerekir. Oysa alacaklı kooperatif kendi yönetim kurulu kararına dayanarak itirazının kaldırılmasını talep etmiştir. Yani kendi yapmış olduğu bir belge ile karşı tarafın aleyhine belge yaratmıştır. Bu husus m. 68 de sayılan hususlardan değildir. Bu durum yargılamayı gerektirir. Bu nedenle alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 yıl içinde itirazın iptali yoluna gitmesi gerekir. Ancak burada tartışılması gereken şey, m. 68’de yazılan belgelerden olan yetkili makamların usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler arasına girip girmediği tartışması yapılabilir. Kanundaki ifade “resmi dairelerin veya yetkili makamların” ifadesidir. Yani resmi daire dışında olmayan yetkili makamlarından bu şekilde belgeler düzenleyebilecekleri anlamına gelmektedir. Ancak yetkili olmaları gerekir ki sorun bu yetkiyi kimin vereceğidir. Kanun tarafından verilen bir yetki mi yoksa mesela olayımızda olduğu gibi kooperatif ortaklarının vereceği bir yetki geçerlimidir. Kat mülkiyeti kanunda buna benzer bir yetki verilmiştir. Kat malikleri yönetim kurulunun karar defterine işlenmiş aidat borçları m. 68 anlamında belge sayılır. Kooperatifiler kanununda bu şekilde özel hüküm olması gereklidir.
Not: Görüldüğü gibi bu bir tartışmadır. Bu tartışmayı yapmayıp ilk cevabı veren puan alacaktır. Ancak bu tartışmaya en azından giren veya yaklaşan veya en azından sorabilenler tam puan alacaktır. Sizden kapsamlı bir tartışma değil hukuki düşünüş mantığınız çerçevesinde en azından sorunu görüp göremediğiniz fark edilmeye çalışılmıştır.
C.4.a.Borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse takibin iptal ve talikini icra mahkemesinden isteyebilir. Borçlu haczin kesinleşmesinden sonra borcunu ödemiş ve yetkili olduğunu düşündüğü kişilerden borcun ödendiğine dair belge almıştır. Bu belgeye dayanarak icra takibinin iptali yoluna gidebilir.
b. İcra takibinin iptali yolunda borçlunun elinde noter senedi veya imzası ikrar edilmiş bir adi senet olmalıdır. Olayımızda alacaklı kooperatif, borçlunun elinde bulunan makbuzun altını imzalayan şahsın kooperatifi temsile yetkili kişilerden olmadığını söylemektedir. Dolayısıyla alacaklı kooperatif, borçlunun elinde bulunan belgeyi inkar etmektedir. İcra mahkemesi icra takibinin iptali yolunda bu durumu inceleyemez. Bu nedenle borçlunun takibin iptali talebi reddedilmesi gerekir.
c. Bu durumda borçlunun genel mahkemelerde bir menfi tespit davası açması gerekir. Menfi tespit davasında iddia edilen hususlar her türlü delil ile incelenebilecek ve kesin hüküm teşkil edecektir. Takipten sonra açılan menfi tespit davasında borçlu takibi durduramaz sadece teminat karşılığında ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesini engelleyebilir. Ancak borçlu icra veznesine takip konusu borcun tamamını yatırır ve mahkemeden tedbir yolu ile icra veznesindeki bu paranın alacaklıya verilmemesine ilişkin bir tedbir kararı alabilir. Bu şekilde dolaylı yoldan takibi durdurabilir.